4 YARA 4 KAYNAK

4 YARA 4 KAYNAK

Zorluklar kaynakları daha derin ve etkili bir şekilde harekete geçirmemize neden olur.

Kriz zamanlarında, "kancalar" gibi çalışan durumlar ortaya çıkar.

İnsanlardaki içsel kalıpları yeniden harekete geçiren, bazen ağrının patlamasına neden olan durumlar.

Bunlar, sıkıntıyı kötü hissettiren ve her birinin kaynak temasını, davranışları ve seçimleri belirleyen deneyimde yazılmış bir kodu temsil eden "çözülmemiş yaralar" dır.

İçselleştirilmiş yaralar zihinde çok uzun süre kalma eğilimindedir, yaşamı etkiler ve bazı durumlarda rahatsızlık yaratır.

Peki zihinsel refahımızı etkileyebilecek bu çözülmemiş yaralar nelerdir?

1) Genellikle aşırı koruyucu bir aile ortamında büyümüş insanları etkileyen aşırı koruma yarası.

2) Aşırı eleştirel bir aileye sahip olan ve bu nedenle güvensizlik ve mükemmeliyetçilik geliştirmiş olanların tipik bir örneği olan Yargının yarası.

3) Duyguları saklamaya yol açan aşırı sorumluluğun neden olduğu Suçluluk yarası.

4) Ve son olarak, çok az şefkatli ortamlarda büyüyen, yalnızlığa mahkum ve sevgiye layık olmayanların tipik bir örneği olan Reddedilme yarası.

Onlarla yüzleşmek sadece mümkün değil, aynı zamanda yeni potansiyellerin ortaya çıkmasına izin veriyor.

4 zayıflığın her biriyle yüzleşmek ve iyi hissetmek için, belirli bir karşılık gelen kaynağı yerine koymak gerekir.

Örneğin, kaygı ve belirsizliğe duyarlı bir kişi, güven geliştirerek korkudan kurtulabilir.

Meditasyonla da eğitilen bu kalitenin gelişimi, aynı kişinin bir tür 'güven uzmanı' olmasına yol açacaktır.

Benzer şekilde, yalnız kalmaya yazgılı hissedenler bağlantı üzerinde çalışmalıdır ve diğerlerinden daha fazlası bu bağlantı ve ağ oluşturma kaynağını geliştirebilecektir.

Her zaman olduğu gibi farkındalık ilk şeydir.

İçinden geçenlere bir isim vermeyi başardığımızda aslında yolculuğun yarısını çoktan tamamlamış oluyoruz. Çünkü bunun hakkında konuşabiliriz, paylaşabiliriz. Adı olmayan şey de işlenemez.

Bir diğer önemli husus, çözülmemiş yaraların yarattığı tekrarlanan kalıpların farkında olmaktır.

İçimizde taşıdığımız işlevsiz inançlar zihni ağırlaştırır ve ödüllendirici bir kişisel ve ilişkisel yaşama giden yolda ilerlememizi engeller.

Bununla birlikte, iyi hissetmek, aynı zamanda düşebileceğinizi ve bir şekilde başarısız olabileceğinizi kabul etmek anlamına gelir.

Bazen sadece savunmasızız.

Hayatta güçlü duygularla başa çıkabiliriz, yönetilmesi zor bir şekilde hedeflerimizi başarısızlığa uğratabiliriz.

Başarısızlık, mutlak bir varoluşsal yenilgi olarak değil, her zaman hedeflediğimiz kaynaklardan başka kaynakları harekete geçirmemizi öğretebilecek bir deneyim olarak deneyimlenmelidir.

Bir düşüş asla nihai değildir.

Bir insan ne kadar incinmiş olursa olsun, ne kadar acı çekmiş olursa olsun, ne kadar çok eksiklik yaşamışsa acı çekmiş olabilir, kendini iyi hissetme olasılığı herkes için her zaman vardır.

Her şey bize bağlı.